Kırmızımsı kahverengi çatılı bina bir kilisedir.
- The building with the reddish brown roof is a church.
Onun saçları kırmızımsı. Bu yüzden onun lakabı Havuç.
- She has reddish hair. That's why her nickname is Carrot.
Ben çocukken, komşuları korkutmak için bir evcil kahverengi ayım olsun istedim.
- When I was little, I wanted to have a pet brown bear to scare my neighbors.
Koyu kahverengi saçları vardı.
- He had dark brown hair.
On altıncı yüzyılda Osmanlı Türkleri Akdeniz ve Kızıldeniz'i birleştirmek için Mısır'da bir kanal inşa etmeye teşebbüs ettiler.
- In the sixteenth century Ottoman Turks attempted to construct a canal in Egypt to unite Mediterranean Sea and Red Sea.
Kızıl Haç'a katkıda bulundu.
- She contributed to the Red Cross.
Neden bankı kırmızıya boyadın?
- Why did you paint the bank red?
Elmalar kırmızı veya yeşildir.
- Apples are red or green.
Sonbaharda yapraklar kahverengileşir.
- The leaves turn brown in the autumn.
Sambo, Sovyet Kızıl Ordu tarafından yaratılmış bir Rus dövüş sanatıdır.
- Sambo is a Russian martial art created by the Soviet Red Army.
Bizim aile bütçesi borçludur.
- Our family budget is in the red.
Şirketimizin geleceği tehlikede. Son birkaç yıldır aşırı derecede borçluyuz.
- The future of our company is at stake. We have been heavily in the red for the last couple of years.
Tom kızıl saçlı biridir.
- Tom is the one with red hair.
Tom kızıl saçlı, değil mi?
- Tom is a redhead, isn't he?
Babam posta kutusunu kırmızı boyadı.
- My father painted the letterbox red.
Ahırlar kırmızı boyalıdır, çünkü kırmızı boya ucuzdur.
- Barns are painted red because red paint is cheap.
Gözleri ağlamaktan kızarmıştı.
- Her eyes were red from crying.
Ateşin sıcaklığı ile yanakları kızarmıştı.
- Her cheeks were tinged with red by the warmth of fire.
the Red Army.
Her hair had red highlights.
The girl wore a red skirt.
a red advertisement.
Tom said he prefers red wine.
- Tom said that he prefers red wine.
Tom said that he prefers red wine.
- Tom said he prefers red wine.
Be prepared for the rejection.
- Red için hazırlıklı olun.
Please read our disclaimer.
- Lütfen sorumluluk reddi beyanımızı okuyun.
Tom declined Mary's invitation.
- Tom Mary'nin davetini reddetti.
He declined my proposal.
- O benim önerimi reddetti.
I interpreted her silence as a refusal.
- Onun sessizliğini bir red olarak yorumladım.
Your refusal to help complicated matters.
- Yardımı reddetmen olayları karıştırdı.
The Confederate leaders refused to accept defeat.
- Konfederasyon liderleri yenilgiyi kabul etmeyi reddetti.
Tom refused to accept defeat.
- Tom yenilgiyi kabul etmeyi reddetti.