The official informed Bob that his request for a parking permit had been rejected.
- Memur bir park yeri alma ricasının reddedildiğini Bob'a bildirdi.
For understandable reasons, they have been rejected.
- Anlaşılabilir nedenlerden dolayı reddedildiler.
Tom was denied entry.
- Tom'un girişi reddedildi.
Her leave request was denied.
- Onun izin talebi reddedildi.
You were refused entry because you were too drunk.
- Girişin reddedildi çünkü fazla sarhoştun.
Tom's offer was refused.
- Tom'un teklifi reddedildi.
Tom's offer was declined.
- Tom'un teklifi reddedildi.
I declined for personal reasons.
- Ben kişisel nedenler için reddedildim.
They declined our invitation.
- Onlar davetimizi reddetti.
Tom declined Mary's invitation.
- Tom Mary'nin davetini reddetti.
I'm not going to deny it.
- Bunu reddetmeyeceğim.
Nobody here is denying that.
- Buradaki hiç kimse onu reddetmiyor.
Jefferson rejected this idea.
- Jefferson bu fikri reddetti.
She rejected my proposal.
- O benim önerimi reddetti.
In a sense you are right in refusing to join that club.
- Bir bakıma, o klübe katılmayı reddetmekte haklısın.
I plan on refusing to do that.
- Onu yapmayı reddetmeyi tasarlıyorum.
I am surprised that she refused such a good offer.
- Onun böyle güzel bir teklifi reddetmesine şaşırdım.
Rosa Parks refused to give up her seat for a white passenger.
- Rosa Parks, beyaz bir yolcuya koltuğunu bırakmayı reddetti.
Jefferson rejected this idea.
- Jefferson bu fikri reddetti.
My boss rejected the budget for the new project.
- Patron yeni proje için bütçeyi reddetti.
Her parents disowned her and kicked her out of the house.
- Ebeveynleri onu evlatlıktan reddetti ve onu evden kovdu.
Tom's father disowned him.
- Tom'un babası onu evlatlıktan reddetti.