They declined our invitation.
- Onlar davetimizi reddetti.
Tom declined to comment on the matter.
- Tom sorunla ilgili yorum yapmayı reddetti.
I have to deny your request.
- İsteğini reddetmek zorundayım.
I'm not going to deny it.
- Bunu reddetmeyeceğim.
Jefferson rejected this idea.
- Jefferson bu fikri reddetti.
The customer rejected everything that I showed her.
- Müşteri, gösterdiğim her şeyi reddetti.
In a sense you are right in refusing to join that club.
- Bir bakıma, o klübe katılmayı reddetmekte haklısın.
I plan on refusing to do that.
- Onu yapmayı reddetmeyi tasarlıyorum.
I am surprised that she refused such a good offer.
- Onun böyle güzel bir teklifi reddetmesine şaşırdım.
She refused his proposal.
- Onun teklifini reddetti.
Jefferson rejected this idea.
- Jefferson bu fikri reddetti.
My neighbor rejected my request to cut his tree.
- Komşu ağacını kesme ricamı reddetti.
Tom's father disowned him.
- Tom'un babası onu evlatlıktan reddetti.
Her parents disowned her and kicked her out of the house.
- Ebeveynleri onu evlatlıktan reddetti ve onu evden kovdu.