Tom son dönemlerde şişmanladı.
- Tom has put on weight recently.
Son zamanlarda, ona maaş çekini zamanında vermiyorlar.
- Recently, they have not been giving her her paycheck on time.
New York ve Tokyo arasında doğrudan uçuşlar son zamanlarda başlamıştır.
- Direct flights between New York and Tokyo commenced recently.
Eninde sonunda kim karar verecek?
- Who will ultimately decide?
Son günlerde Fransa'dan döndü.
- He has recently returned from France.
Son günlerde Rosalie O'Connor'ı gördüm.
- I saw Rosalie O'Connor recently.
O, son zamanlarda jipini yeni bir Mersedesle değiştirdi.
- He recently traded in his jeep for a new Mercedes.
Geçenlerde yeni bir daireye taşındım.
- Recently I moved to another apartment.
Geçenlerde yeni bir daireye taşındım.
- Recently I moved to another apartment.
Geçenlerde bir araba kazası geçirdim.
- I was recently in an automobile accident.
Tom yakınlarda bir şirket kurdu.
- Tom set up a company recently.
Yakınlarda aynaya baktınız mı?
- Have you looked in a mirror recently?
Onun yakın zamanda yayımlanan öykü koleksiyonu Esperanto'da post modern eserlerin meraklılarını heyecanlandırıyor.
- Her recently-released short story collection thrills enthusiasts of postmodern works in Esperanto.
Yakın zamanda Bay Smith ile görüşmedim.
- I haven't been in contact with Mr. Smith recently.
Tartışma şiddetli ve ahenkli ama sonuçta inandırıcı değil.
- The argument is rigorous and coherent but ultimately unconvincing.
Sonuçta, okula gitmeye son verdi.
- Ultimately, he ended up going to school.
Bu aralar IT sertifikasyonlarına çalışmak için epey zaman harcıyorum.
- I've been spending a lot of time studying for IT certifications recently.
Şu sıralar bu problemi tartıştık.
- We have recently discussed this problem.
Şu sıralar BT sertifikasyonlarına çalışmaya çok vakit harcıyorum.
- I've been spending a lot of time studying for IT certifications recently.
Sadece az önce başladık.
- We've only just begun.
Daha az önce başladım.
- I have only just begun.
Tom'u uzun zamandır tanıyor musun? Hayır, daha yeni tanıştım.
- Have you known Tom for a long time? No, I've only just met him.
Leyla'nın kabusu daha yeni başlıyordu.
- Layla's nightmare was only just beginning.
I've only just cleaned the floor, and you've made muddy tracks!.
... I recently got a scale and it measures air quality and ...
... unfortunately, recently laid off. ...