recently deceased

listen to the pronunciation of recently deceased
English - Turkish

Definition of recently deceased in English Turkish dictionary

late
{s} gecikmiş

Üzgünüm, muhtemelen yaklaşık 20 dakika gecikmiş olacağım. - Sorry, I'm probably going to be about 20 minutes late.

Alışılageldiği üzere gecikmişti. - He was late as usual.

late
{s} geç kalan

Tom geç kalan tek kişi değildi. - Tom wasn't the only one who was late.

Tom geç kalan tek kişiydi. - Tom was the only one who was late.

late
Hiç olmamaktansa varsın geç olsun
late
{s} son zamanlarda olan
late
late in the day günün nihayetine doğru
late
ölen
late
ölmüş
late
müteveffa
late
{s} son

Son zamanlarda onu görmedim - I have not seen him lately.

Hata baştan sağda mı yoksa sonradan mı meydana geldi? - Ne zaman? - Did the error occur right from the start or later on? - When?

late
geç ol

O, o kadar geç olmasına şaşırdı. - She was surprised that it was that late.

Derhal başlayalım; zaten geç oldu. - Let's start at once; it's already late.

late
muayyen zamandan sonra
late
ölü

Hepimiz er ya da geç ölürüz. - We all die sooner or later.

Herkes er ya da geç ölür. - Everyone dies sooner or later.

late
sonuna doğru
late
sonlarında

Japonya ordusu 1931 yılının sonlarında Tokyo hükümetinin kontrolünü ele geçirdi. - Japan's army took control of the government in Tokyo in late 1931.

Tom otuzlu yaşların sonlarında bir yerde görünüyordu. - Tom looked like he was somewhere in his late thirties.

late
rahmetli

Rahmetli kocası kemancıydı. - Her late husband was a violinist.

Rahmetli arkadaşımın kızı Babamın ruhu için dua edeceğim. dedi. - My late friend's daughter said, I will pray for my father's soul.

late
early and late erken veya geç demez
late
vakti saatisooner or later ergeç
late
geç kalınmış
late
{s} sabık, eski
English - English
late
-late
recently deceased

    Hyphenation

    re·cent·ly de·ceased

    Turkish pronunciation

    risınli dîsist

    Pronunciation

    /ˈrēsənlē dəˈsēst/ /ˈriːsənliː dɪˈsiːst/
Favorites