Sarah'nın genç arkadaşları korkmaya başladı. Sadece o soğukkanlılığını korudu ve arkadaşlarını rahatlattı.
- Sarah's young friends were starting to be scared. Only she kept her cool and reassured her friends.
Tom rahatlatıcı şekilde Mary'nin elini sıktı.
- Tom squeezed Mary's hand reassuringly.
Tom rahatlatıcı şekilde tebessüm etti.
- Tom smiled reassuringly.
O çok güven vericiydi.
- That was very reassuring.
O güven verici görünüyor.
- That sounds reassuring.
O çok güven verici değil.
- That's not very reassuring.
O çok güven vericiydi.
- That was very reassuring.
... to get employment. What can you say to reassure me, but more importantly my parents, that ...