Hızlı bir kahvaltı yaptım.
- I had a quick breakfast.
Bu araştırma hızlı bir şekilde bitiremeyecek kadar çok uzun.
- This survey is too long to finish quickly.
Lütfen mümkün olduğunca çabuk eve gel.
- Please come home as quickly as possible.
Onu elimden geldiği kadar çabuk bitireceğim.
- I'll finish it as quickly as I can.
Tanınmış diplomat komiteye kolayca katıldı.
- The noted diplomat readily participated in the committee.
Güzel konuşan bilim adamı kolayca tartışmaya katıldı.
- The eloquent scholar readily participated in the debate.
Seve seve önerimi kabul etti.
- He readily agreed to my proposal.
Seve seve ricamı dinledi.
- She readily listened to my request.
Tom hatalarını isteyerek kabul eder.
- Tom readily admits his mistakes.
Çocuk çabucak öğreniyor.
- The child is learning quickly.
Bazen çok sayıda sorun ve stres, işi bırakmanıza yol açabilir. Çabucak onunla nasıl başa çıkacağınızı öğrenmeniz gerekir.
- Sometimes, many problems and a lot of stress can lead you to quit your job. You must learn how to handle it quickly.
O kıvrak zekalı bir adam.
- He is a quick-witted man.
Tom kıvrak zekalı, değil mi?
- Tom is quick-witted, isn't he?
readily achievable.