I can't settle for this boring life.
- Bu sıkıcı hayata razı olamam.
Why settle for a Kia when you can clearly afford an Audi?
- Bir Audi'ye paran rahat yeterken, bir Kia'ya neden razı olasın?
Next week I'll consent to be back to the dentist.
- Gelecek hafta diş hekimine geri dönmeme razı olacağım.
I doubt that Tom will consent to do that.
- Tom'un bunu yapmaya razı olduğundan kuşku duyuyorum.
He finally consented to our plan.
- Sonunda planımıza razı oldu.
He consented to help the old lady.
- Yaşlı bayana yardımcı olmaya razı oldu.