Definition of raw; unrefined; rude in English Turkish dictionary
- crude
- ham
Gemiye ham petrol yüklüyorlar.
- They're loading crude oil onto the ship.
Ham petrol bu fabrikada arıtılır.
- Crude oil is refined at this plant.
- crude
- {s} basit
Tom Mary'nin giyinme tarzı hakkında basit bir şey söyledi.
- Tom said something crude about the way Mary was dressed.
Mike kütüklerden basit bir masa yaptı.
- Mike made a crude table out of logs.
- crude
- çiğ kaçmak
- crude
- inceliksiz
- crude
- arıtılmamış
- crude
- üstünkörü yapılmış
- crude
- işlenmemiş
- crude
- kaba
Onun kaba davranışı tarafından rencide edildim.
- I was offended by her crude manners.
Babamın varlığında kaba şakalar yapma.
- Don't tell crude jokes in the presence of my father.
- crude
- iyi yapılmamış
- crude
- {s} cırlak (renk)
- crude
- {s} nezaketsiz
Onun nezaketsiz şakaları Jane'i kızdırdı.
- His crude jokes made Jane angry.
Onun yanıtı nezaketsizdi.
- His answer was crude.
- crude
- {i} ham petrol
Bu şekil ham petrol ithalatının azaldığının bir göstergesidir.
- This figure is a mirror of the decrease in imports of crude oil.
Gemiye ham petrol yüklüyorlar.
- They're loading crude oil onto the ship.
- crude
- {s} derme çatma, üstünkörü yapılmış
- crude
- incelik ve zarafetten yoksun
- crude
- (sıfat) ham, işlenmemiş; kaba, nezaketsiz, ilkel; basit; yavan; cırlak (renk)
- crude
- ham petrol crudely kabaca
- crude
- kaba/ham
