Where did you come across the rare stamps?
- Nadir pullara nerede rastladın?
We rarely come across big names.
- Biz büyük isimlere nadiren rastlarız.
The reason I came to Boston is to meet the woman I hope to marry.
- Boston'a gelmemin nedeni, evlenmeyi umduğum kadına rastlamaktır.
It's rare to meet nice people like you.
- Sizin gibi hoş insanlara rastlamak enderdir.
I don't want to run into them.
- Onlara rastlamak istemiyorum.
I don't want to run into her.
- Ona rastlamak istemiyorum.