Onun isteği yerine getirilmediği için o öfkeli.
- He's raging because his wish hasn't been granted.
Kasırga hiddetlenmeye devam etti.
- The hurricane continued to rage.
Tom hiddetle üzerime sıçradı.
- Tom sprang at me in a rage.
Cennetin Oğlunun öfkesini duydun mu?
- Have you heard of the rage of the Son of Heaven?
Tom öfke gözyaşlarıyla ağladı.
- Tom cried tears of rage.
Yangın şiddetlendi ve bütün köyü yaktı.
- The fire raged and consumed the whole village.
Fırtına bütün o gece şiddetle esmişti.
- The storm raged fiercely all that night.