Turkish - English
Definition of radikal in Turkish English dictionary
- radical
Tom has some very radical ideas.
-Tom çok radikal bazı fikirleri var.
Some Blacks seek more radical solutions.
-Bazı Siyahiler daha radikal çözümler arıyor.
- radical, fundamental
- (a) radical, advocate of sweeping changes
- radical köktenci
- Jacobin
- (Matematik) radical sign
- rad
His argument is more radical than yours.
-Onun iddiası seninkinden daha radikal.
Some Blacks seek more radical solutions.
-Bazı Siyahiler daha radikal çözümler arıyor.
- root and branch
- sweeping
- ultra
- radikal kimse
- ultra
- radikal-sosyalist
- radical-socialist
- radikal-sosyalizm
- radical-socialism
- kimyasal radikal
- chemical radical
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of radikal in Turkish Turkish dictionary
- Köklü, kesin, kökten
- Siyasal ve ekonomik ilkelerin kökten değiştirilmesini savunan kimse ya da tutum
- Yüzeyde kalmayıp derine inen, kökten
- Köktenci
- kökten
radikal
Hyphenation
ra·di·kalPronunciation
Resimler
History
Favorites