rağmen

listen to the pronunciation of rağmen
Turkish - English
despite

Despite the importance of sleep, its purpose is a mystery. - Uykunun önemine rağmen, onun amacı bir sırdır.

I love him despite his faults. - Ben onun hatalarına rağmen onu seviyorum.

although

Although rainforests make up only two percent of the earth's surface, over half the world's wild plant, animal and insect species live there. - Yağmur ormanlarının, dünya yüzeyinin sadece yüzde ikisini kaplamasına rağmen; vahşi bitki, hayvan ve bitki türlerinin yarısından fazlası orada yaşar.

Although I trusted the map, it was mistaken. - Haritaya güvenmeme rağmen,o hatalıydı.

in spite of

Joan became a great actress in spite of having had a difficult childhood. - Joan zor bir çocukluk geçirmesine rağmen büyük bir aktrist oldu.

A four-year-old American tourist was disappointed to realize that, in fact, the Sichuan province is not entirely made of spicy beef, in spite of its famously piquant cuisine. - Dört yaşındaki Amerikalı turist, aslında, Sichuan eyaletinin ünlü mayhoş mutfağına rağmen tamamen baharatlı sığır etinden yapılmamış olduğunu farkettiği için hayal kırıklığına uğradı.

though

Though I am tired, I will work hard. - Yorgun olmama rağmen sıkı çalışacağım.

Though he is rich, he is not happy. - O zengin olmasına rağmen mutlu değil.

even though

Even though there were many cookies on the dish, I only ate three. - Tabakta birçok kurabiye bulunmasına rağmen, sadece üç tane yedim.

Even though we tried hard, we couldn't beat Jane. - Biz sıkı çalışmamıza rağmen, Jane'i yenemedik.

while

While he likes English, he is weak in mathematics. - İngilizce sevmesine rağmen, o, matematikte zayıftır.

for all

For all his genius, he is as unknown as ever. - Bütün dehasına rağmen, o her zaman olduğu kadar bilinmiyor.

For all his wealth, he was still unhappy. - Bütün servetine rağmen hâlâ mutsuzdu.

in despite of
considering
but yet
after all

No one could solve the problem after all. - Buna rağmen kimse problemi çözemedi.

Despite our efforts, we failed after all. - Bütün çabalarımıza rağmen, sonuçta hepimiz başarısız olduk.

as
spite of

I cannot help liking him in spite of his many faults. - Çok sayıda hatasına rağmen ondan hoşlanmamak elimde değil.

A four-year-old American tourist was disappointed to realize that, in fact, the Sichuan province is not entirely made of spicy beef, in spite of its famously piquant cuisine. - Dört yaşındaki Amerikalı turist, aslında, Sichuan eyaletinin ünlü mayhoş mutfağına rağmen tamamen baharatlı sığır etinden yapılmamış olduğunu farkettiği için hayal kırıklığına uğradı.

notwithstanding
but what
in spite of, despite, in the face of, for all, nothwithstanding; although, though, tho'
altho

Although he's young, he has a grey beard. - Genç olmasına rağmen gri sakalı var.

Although I trusted the map, it was mistaken. - Haritaya güvenmeme rağmen o hatalıydı.

whilst
even

Tom didn't want to eat the worms even though they were high in protein. - Tom yüksek proteinli olmalarına rağmen solucanları yemek istemiyordu.

Even though I felt that there was something strange, I just didn't know what it was. - Ben garip bir şey olduğunu hissetmiş olmama rağmen, ben sadece onun ne olduğunu bilmiyordum.

in contrast to
ever so
albeit
ever though
in the face of
counter to
inspite
but

He has some faults, but I like him none the less. - Onun bazı hataları var ama buna rağmen ben onu seviyorum.

His story may sound false, but it is true for all that. - Onun hikayesi düzmece görünebilir fakat her şeye rağmen gerçektir.

for

Although the life of Chinese people is getting better and better now, there is still room for improvement. - Çin halkının yaşamı şimdi gittikçe iyileşmesine rağmen, gelişme için hâlâ bir neden vardır.

For all his faults, he is a good fellow. - Tüm hatalarına rağmen, o iyi bir adam.

bütün bunlara rağmen
nevertheless

Nevertheless, I'm immensely proud. - Bütün bunlara rağmen, ben son derece gurur duyuyorum.

buna rağmen
nevertheless

We're quite insignificant, but awesome nevertheless. - Biz oldukça önemsizdik ama buna rağmen müthiştik.

Nevertheless, she took off her coat and seemed ready for a short conversation. - Buna rağmen, o ceketini çıkardı ve kısa bir konuşma için hazır görünüyordu.

buna rağmen
still

She has a lot of faults. Still, I like her. - Çok hatası var. Buna rağmen onu severim.

All the same, we still need a scientific account of how exactly pains are caused by brain processes. - Buna rağmen, bizim hâlâ ağrıların beyin işlemleri tarafından tam olarak nasıl neden olduğu hakkında bilimsel bir açıklamaya ihtiyacımız var.

her şeye rağmen
regardless
her şeye rağmen
for all that

She told him once and for all that she would not go to the movie with him. - Ona bir kez söyledim ve her şeye rağmen onunla sinemaya gitmedim.

His story may sound false, but it is true for all that. - Onun hikayesi düzmece görünebilir fakat her şeye rağmen gerçektir.

buna rağmen
notwithstanding
bütün bunlara rağmen
even so
bütün bunlara rağmen
for all that
bütün bunlara rağmen
despite all
bütün bunlara rağmen
still
bütün bunlara rağmen
even then
e rağmen
in spite of

kara rağmen hakem maçı iptal etmedi.

sana rağmen
Although I
buna rağmen
howbeit
buna rağmen
still, notwithstanding
buna rağmen
even so

The wine was very expensive, but even so he wanted to buy it. - Şarap çok pahalıydı, buna rağmen onu satın almak istedi.

buna rağmen
for all that
buna rağmen
even then
engellere rağmen ilerlemek
worry along
hatalara rağmen başarmak
muddle through
hatalara rağmen başarıyla sıyrılmak
muddle along
her şeye rağmen
after all

Tom didn't buy it after all. - Her şeye rağmen onu almadım.

You managed it after all. - Her şeye rağmen onu başardın

her şeye rağmen
against all odds
her şeye rağmen
nonetheless

Nonetheless, she loved the children and was content with the work. - Her şeye rağmen, o, çocukları seviyordu ve işinden memnundu.

her şeye rağmen
nontheless
her şeye rağmen başarmak
muddle through
mesine rağmen
notwithstanding
Turkish - Turkish
(Osmanlı Dönemi) Aksine olarak, inadına, zıddına olarak, zoraki
Karşın: "Bütün isteğime rağmen, gerçi bu çocuğa içimi dökmemiştim."- H. E. Adıvar
Karşın
rağmen
Favorites