rağbetli

listen to the pronunciation of rağbetli
Turkish - English
esteemed, admired
in demand, sought after
desirous
rağbet
{i} vogue
rağbet
{i} desire
rağbet
desiring
rağbet
(Kanun) currency
rağbet
call on
rağbet
cult
rağbet
run
rağbet
demand

Tom is in great demand. - Tom büyük rağbet görüyor.

Which languages are in demand in your country? - Ülkenizde hangi diller rağbette?

rağbet
rush
rağbet
popularity

The city is gaining popularity as a major tourist destination. - Kent, önemli bir turistik yer olarak rağbet kazandı.

rağbet
{i} craze
rağbet
popular approval, popularity: Onun yazdıkları bugünlerde çok rağbette. The things he writes are quite popular nowadays
rağbet
esteem
rağbet
demand; popularity
rağbet
desire, demand: Buna artık rağbet yok. There's no demand for this anymore
rağbet
call
Turkish - Turkish
İstek gören, rağbet gören, rağbet edilen
RAĞBET
(Osmanlı Dönemi) (Ragbet) İstek, arzu. İyi sayılmak. Bir şeyi çok iştiyakla istemek. İhlasla dua etmek, teveccüh etmek
rağbet
İstek, arzu
rağbet
(Osmanlı Dönemi) istek, arzu; bir şeyi beğenerek istemek
rağbet
Beğenme, itibar