Tom, Mary'nin samimi olmadığını hissetti.
- Tom felt Mary wasn't being sincere.
O, çok samimi insandır.
- He is a very sincere person.
İlk başta, o çok içten görünüyordu.
- At first, he sounded very sincere.
Ona ulaşmayacağını içtenlikle umut ediyorum.
- I sincerely hope it won't come to that.
Dalkavukluk yerine bize dürüst ve samimi tahmin ver!
- Instead of flattery, give us an honest and sincere estimate!
Dürüst bir kız arkadaşa ihtiyacım var.
- I need a sincere girlfriend.
Sana yürekten bir özür borçluyum.
- I owe you a sincere apology.
Tom gerçekten samimi görünüyordu.
- Tom seemed really sincere.
İçtenlikle, gerçekten ona inanıyorum.
- I sincerely, truly believe that.
O genellikle doğru sözlü ve içten ve bu sebeple onunla tanışanların güvenini kazanır.
- He is usually straightforward and sincere and thereby gains the confidence of those who meet him.