pure; unmixed; unadulterated

listen to the pronunciation of pure; unmixed; unadulterated
English - Turkish

Definition of pure; unmixed; unadulterated in English Turkish dictionary

sincere
samimi

Tom, Mary'nin samimi olmadığını hissetti. - Tom felt Mary wasn't being sincere.

O, çok samimi insandır. - He is a very sincere person.

sincere
içten

İlk başta, o çok içten görünüyordu. - At first, he sounded very sincere.

Ona ulaşmayacağını içtenlikle umut ediyorum. - I sincerely hope it won't come to that.

sincere
{s} dürüst

Dalkavukluk yerine bize dürüst ve samimi tahmin ver! - Instead of flattery, give us an honest and sincere estimate!

Dürüst bir kız arkadaşa ihtiyacım var. - I need a sincere girlfriend.

sincere
yürekten

Sana yürekten bir özür borçluyum. - I owe you a sincere apology.

sincere
yapmacıksız
sincere
muhlis
sincere
hüsnüniyet
sincere
{s} gerçek

Tom gerçekten samimi görünüyordu. - Tom seemed really sincere.

İçtenlikle, gerçekten ona inanıyorum. - I sincerely, truly believe that.

sincere
hakiki
sincere
sincerity içtenlik
sincere
(sıfat) içten, samimi, candan, gerçek, doğru, dürüst, içi dışı bir
sincere
hulüs
sincere
{s} doğru

O genellikle doğru sözlü ve içten ve bu sebeple onunla tanışanların güvenini kazanır. - He is usually straightforward and sincere and thereby gains the confidence of those who meet him.

sincere
{s} candan
sincere
samimiyet
sincere
sahte olmayan
English - English
sincere
pure; unmixed; unadulterated
Favorites