Tom, Mary'nin samimi olmadığını hissetti.
- Tom felt Mary wasn't being sincere.
Lütfen benim samimi özürlerimi kabul edin.
- Please accept my sincere apologies.
O genellikle doğru sözlü ve içten ve bu sebeple onunla tanışanların güvenini kazanır.
- He is usually straightforward and sincere and thereby gains the confidence of those who meet him.
İlk başta, o çok içten görünüyordu.
- At first, he sounded very sincere.
Dürüst bir kız arkadaşa ihtiyacım var.
- I need a sincere girlfriend.
Tom'un oldukça dürüst olduğundan eminim.
- I'm sure Tom is quite sincere.
Sana yürekten bir özür borçluyum.
- I owe you a sincere apology.
İçtenlikle, gerçekten ona inanıyorum.
- I sincerely, truly believe that.
Tom gerçekten samimi görünüyordu.
- Tom seemed really sincere.
O genellikle doğru sözlü ve içten ve bu sebeple onunla tanışanların güvenini kazanır.
- He is usually straightforward and sincere and thereby gains the confidence of those who meet him.