Kitabımı yayınlamak zorundayım.
- I have to publish my book.
Dan bir kitap yayınlamak istedi.
- Dan wanted to publish a book.
Dan bilimsel makalelerini yayımlamak için baskı altındaydı.
- Dan was under pressure to publish his scientific articles.
Senin kitabın ne zaman yayınlanacak?
- When will your book be published?
Bu yerel gazete, haftada bir yayınlanır
- This local newspaper is published once a week.
1969 yılında yayımlandı.
- It was published in 1969.
Bu kitap, ölümünden sonra yayımlandı.
- The book was published posthumously.
Tom yayıncılık işinde.
- Tom is in the publishing business.
O yayıncılık şirketinin geliri yükseldi.
- That publishing company is in the black.
Şimdiye kadar yayınlanmış tüm diyetleri denedim ama hala kilo kaybetmedim.
- I have tried every diet that has ever been published and I still haven't lost weight.
Hem editör hem de yayımcı benim kuzenlerim.
- The editor and the publisher are both my cousins.
Editör ve yayıncı benim kuzenimdir.
- The editor and publisher is my cousin.
Keşke yeni basılmış kitapların bir listesini yapsan.
- I wish you would make a list of the newly published books.
Her yıl bir sürü kitap basılır.
- A lot of books are published every year.
Uyuşturucu ile ilgili suçlar konusunda Doyle'nin çalışmasında sunulan argüman bir beyaz kağıt olarak ilk kez yayımlandı.
- The argument presented in Doyle's study was first published as a white paper on drug-related crimes.
Bu kitap, ölümünden sonra yayımlandı.
- The book was published posthumously.
Bu yayımcı kesinlikle her şeyi yayınlayacak.
- This publisher will publish absolutely anything.
Lütfen yayımcıdan kitabın bir kopyasını sipariş eder misin?
- Will you please order a copy of the book from the publisher?
Dan yayın evinden iki tane kitap sipariş etti.
- Dan ordered two books from the publishing house.
O yayıncılık şirketinin geliri yükseldi.
- That publishing company is in the black.
... likely, because you can publish some useless paper-- ...
... publish about you. ...