Definition of psych. in English Turkish dictionary
- psychology
- {i} psikoloji
O, ana branş olarak çocuk psikolojisi eğitimi alıyor.
- She majors in child psychology.
Bir ölçüde Psikoloji öğrenimi yaptım.
- I have studied Psychology to some extent.
- psych
- (Tıp) Akıl, zihin, ruh anlamına önek
- psychology
- {i} ruhbilim
- psych
- psych up heyecanlandırmak
- psychology
- (Tıp) Ruhiyat, ruhbilim, psikoloji
- psychology
- psikolog
- psych
- ruh
Bağırman ve uluman ruhsal bir bozukluk. Soruyorum, hastaneye kaldırılmadan önce terapiste gitmen için sana yalvarıyorum.
- Your yelling and howling is called a psychosis. I ask, I beg you to see a therapist before you get instituonalized.
Gerçeklik ve gerçek dışılık, kişinin ruhu için önemlidir.
- Reality and irreality are both important for one's psyche.
- psych
- (Tıp) psik
Niçin Tom'un bir psikolog olmayı seçtiğini düşünüyorsun?
- Why do you think Tom chose to become a psychologist?
Bir ölçüde Psikoloji öğrenimi yaptım.
- I have studied Psychology to some extent.
- psychology
- {i} ruh hali
- psychiatric
- akıl hastalıklarına ait
- psychology
- ilm-i ahval-i ruh
- psychology
- psychologistruh bilgini
- psych
- psych sez
- psych
- psych out yılmak
- psych
- yıldırmak
- psych
- önek, bak. psycho-
- psych
- utaçıcı
- psych
- egzibisyonist
- psych
- çağrışımcı
- psych
- içedönük
- psych
- manik-depresif
- psych
- histerik
- psych
- mazoşist
- psych
- içebakışçı
- psych
- zorgulu
- psych
- isterik
- psychiatric
- {s} psikiyatrik
Sami, Leyla'nın psikiyatrik durumunu daha da kötüleştirdi.
- Sami made Layla's psychiatric condition worse.
Bir psikiyatrik bozukluk için tedavi oldum.
- I've been treated for a psychiatric disorder.
- psychiatric
- (sıfat) psikiyatrik
