İnsana da aşırı sıcaklıklara karşı koruyucu cihazlar verilmektedir.
- Man, too, has been given protective devices against extreme temperatures.
Tom koruyucu gözlüğünü çıkardı.
- Tom took off his protective glasses.
Ordu sınırı korumak için kuzeydedir.
- The army is in the north to protect the border.
İnsan ailesini korumak zorundadır.
- One has to protect his family.
Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.
- Motherhood and childhood are entitled to special care and assistance. All children, whether born in or out of wedlock, shall enjoy the same social protection.
Herkesin menfaatlerinin korunması için sendikalar kurmaya ve bunlara katılmaya hakkı vardır.
- Everyone has the right to form and to join trade unions for the protection of his interests.
Dünyayı korumanın önemini biliyorlar.
- They know the importance of protecting the earth.
Mary ve John onu öldürmekle tehdit ettikten sonra, Tom polis koruması istedi.
- Tom asked for police protection after Mary and John threatened to kill him.
... say, the technical needs of protective parents, school systems, and enterprises are convergent ...