propriety; correctness

listen to the pronunciation of propriety; correctness
English - Turkish

Definition of propriety; correctness in English Turkish dictionary

property
mülkiyet

Fırtına onun mülkiyetine büyük zarar verdi. - The storm did great damage to her property.

Özel mülkiyete izinsiz giriyorsunuz. - You are trespassing on private property.

property
mülk

Buraya giremezsin. Bu özel bir mülkiyet. - You are not allowed here. This is private property.

Hiç kimse keyfi olarak mal ve mülkünden mahrum edilemez. - No one shall be arbitrarily deprived of his property.

property
{i} özellik

Aşırıiletkenlik fiziksel bir özelliktir. - Superconductivity is a physical property.

Bu çok büyük bir özellik. - It's a very large property.

property
{i} mülk, emlak; arazi
property
özellik/
property
{i} servet

Tom muazzam servetin, onun emrinde olduğunu iddia etti. - Tom claimed that the enormous property was at his disposal.

Edward amcasının servetini miras olarak aldı. - Edward inherited his uncle's property.

property
(isim) eşya, emlâk, mal, mülk, varlık, servet, sahne eşyaları, sahne elbiseleri, özellik, nitelik
property
sahiplik
property
mal-mülk
property
emtia
property
hassa
property
(Felsefe) özgülük
property
nitelik
property
property qualification bir kimseye oy hakkı sağlayan mülk sahipliği
property
{i} sahne eşyaları
property
(Askeri) MAL; ORDU MALI: 1. Sahip olunabilen herhangi bir şey. 2. Askeri anlamda kullanıldığı şekilde, bu terim gayrimenkul ve malzemeleri içine alan maddi mal ile sınırlıdır. 3. Özel amaçlar ve muayyen durumlardaki kullanım için, bu terim, kamu arazisi, belirli topraklar, muayyen kategorideki donanma gemileri ve Federal hükümetin kayıtlarını hariç tutabilir
English - English
property