pron. specific female; possessive form of she

listen to the pronunciation of pron. specific female; possessive form of she
English - Turkish

Definition of pron. specific female; possessive form of she in English Turkish dictionary

her
ona

Ona kendi odamı gösterdim. - I showed her my room.

Banka ona 500 dolar ödünç verdi. - The bank lent her 500 dollars.

her
kendine

Kız bayıldı, fakat biz onun yüzüne su döktüğümüzde o kendine geldi. - The girl fainted, but she came to when we threw water on her face.

O kendi kendine mırıldanıyor. - She is muttering to herself.

her
onu

Aşk onu rüyalarında görmektir. - Love is seeing her in your dreams.

Onu Kaliforniya'ya gönderiyorum. - I'm sending her to California.

her
dişil onun
her
onun

Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi. - He promised to meet her at the coffee shop.

Onun ailesi ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum. - I don't know anything about her family.

her
{z} dişil onu; ona; ondan; onun: He loves her. Onu seviyor. He looked at her. Ona baktı. They hated her. Ondan nefret ettiler. It pleased
her
kendisi

Mary gerçekten harika. O benim için harika bir yemek pişirdi ve bulaşıkları bile kendisi yıkadı. - Mary is really great. She cooked a wonderful meal for me and even washed the dishes herself.

Ben, o kızın kendisine yeni bir görünüm vermek için saçını kestiğini düşünüyorum. - I think that girl cut her hair to give herself a new look.

her
ondan

Herkes ondan iyi şekilde bahseder. - Everybody speaks well of her.

Siz ondan daha uzun boylusunuz. - You are taller than her.

her
dişil onu
her
(dişil) onu
her
o
English - English
her