promising; apt to achieve success or yield a desired outcome

listen to the pronunciation of promising; apt to achieve success or yield a desired outcome
English - Turkish

Definition of promising; apt to achieve success or yield a desired outcome in English Turkish dictionary

likely
{s} geleceği parlak: a likely candidate geleceği parlak bir
likely
belki
likely
önemsiz
likely
inanılır
likely
iyi

Onun muhtemelen olmayacağını benim bildiğim kadar iyi biliyorsun. - You know as well as I do that that isn't likely to happen.

Tom ekonominin muhtemelen iyileşeceğini düşündüğünü söyledi. - Tom said that he thought the economy was likely to get better.

likely
geleceği parlak
likely
olması muhtemel

Tom'un onu kasten yapmış olması muhtemel. - It's likely that Tom did it on purpose.

Ben ırkçı değilim, ama ile başlayan her cümlenin gerçekten çok ırkçı olması muhtemeldir. - Every sentence that starts with I'm not racist, but is likely to be very racist indeed.

likely
uygun

Bu neredeyse hiç uygun değil. - That's hardly likely.

likely
olası

Trafik kazalarının yağışlı günlerde meydana gelmesi olasıdır. - Traffic accidents are likely to occur on rainy days.

Tom Mary'ye büyük olasılıkla yarışı kimin kazanacağını düşündüğünü sordu. - Tom asked Mary who she thought would be the most likely to win the race.

likely
muhtemel

Öyle tuhaf bir şeyin gerçekleşmesi muhtemel değildir. - Such a strange thing is not likely to happen.

Evlerin bodrumlarının sorunları olması muhtemeldir. - The basements of the houses are likely to have problems.

likely
münasip/muhtemel
likely
galiba

Galiba bu kitabı okumaya sene sonuna kadar devam edeceğiz. - We're likely to continue reading this book up to the end of the year.

likely
{s} inandırıcı
likely
{s} mantıklı

Tom muhtemelen mantıklı olacaktır. - Tom will likely be reasonable.

Tom muhtemelen mantıklı olacak. - Tom is likely to be sensible.

likely
muhtemelen

Bir dil öğrenmenin geleneksel yolu olsa olsa birinin görev duygusunu tatmin edebilir ama o bir sevinç kaynağı olarak hizmet edemez. Ayrıca muhtemelen başarılı olmayacaktır. - The traditional way of learning a language may satisfy at most one's sense of duty, but it can hardly serve as a source of joy. Nor will it likely be successful.

Gözetlemede muhtemelen büyük bir hata olduğunu zannediyorum. - I think that it likely that there was a major fault in the lookout.

likely
(zarf) büyük ihtimalle, muhtemelen, galiba
English - English
likely

a likely topic for investigation.

promising; apt to achieve success or yield a desired outcome
Favorites