Seçkin bilim adamları arasında huzursuz hissetti.
- He felt ill at ease among prominent scholars.
Serpent Bearer yayılmış fakat çok belirgin olmayan bir takımyıldızı.
- The Serpent Bearer is an outspread but not very prominent constellation.
Tanınmış psikolog görünüşte amcama benziyor.
- The prominent psychologist resembles my uncle in appearance.
Sami, tanınmış bir Kahireli plastik cerrahtı.
- Sami was a prominent Cairo plastic surgeon.
O, firmada önemli bir konumu işgal eder.
- He occupies a prominent position in the firm.
Kule tepede önemli bir yer işgal etti.
- The tower occupied a prominent spot on the ridge.
Fadıl bölgede önde gelen bir doktordu.
- Fadil was a prominent doctor in the area.
Bu yazar ABD'nin bir süper güç olarak rolünün önde gelen bir muhalifidir.
- This author is a prominent critic of the role of the United States as a superpower.
Seçkin bilim adamları arasında huzursuz hissetti.
- He felt ill at ease among prominent scholars.