prolongating

listen to the pronunciation of prolongating
English - Turkish

Definition of prolongating in English Turkish dictionary

prolongate
(yardım, kredi v.b.) vermek. erişmek, yayılmak, sürmek, uzamak; daha uzun ya da büyük bir hale getirmek, uzatmak, genişletmek; germek, uzatmak; vermek, sunmak, sağlamak. uzat,v.uzat: n.uzantı. uzatmak, genişletmek. uzat
prolongate
extended ınsurance müddeti uzatılan sigorta, extended order, , kıymet takdir etmek; varmak, yetişmek; büyümek, sürmek, uzamak; teşmil etmek, kapsamına almak; yaymak, uzatmak; tevsi etmek, genişletmek, büyütmek
prolongate
(yardım, kredi v.b.) vermek. uzamak, uzatmak. uzat. Germek, uzatmak, genişletmek, kol veya bacağı doğrultmak, fleksiyon durumundaki kol veya bacağı düz hale getirmek. genişletmek, yaymak, uzatmak, devam ettirmek, yardım eli uzatmak, vermek, genişlemek, büyümek, uzamak, avcı hattına yayılmak. açmak: bir düzende, birlik ve şahıslar arasındaki aralıkları açmak
prolongate
genişletmek. uzatmak. temdit etmek. ilave etmek. eklemek. yaymak. takdim etmek. sormak. erişmek
prolongate
Uzamak, Uzatmak. genişletmek. sürmek
prolongate
uzat uzantı, uzat
prolongate
erişmek. yayılmak. sürmek. uzamak. daha uzun ya da büyük bir hale getirmek. uzatmak. genişletmek. germek. vermek. sunmak. sağlamak
prolongating
Favorites