Biz hiç yeni sorunlar yaratmak istemiyoruz.
- We don't want to create any new problems.
Bir kadın iyi bir koca yaratmak için bir dahi olmalı.
- A woman must be a genius to create a good husband.
Yeni bir web sitesi yaratmak zorundayım.
- I have to create a new website.
Acil internet girişi olan bir çevre yaratmazsak, bizim şirketimizde geride kalacak.
- Our company is going to be left behind too if we don't create an environment in which we can get instant Internet access.
James Cameron film yapmak için yeni bir yol ortaya çıkardı.
- James Cameron created a new way to make movies.
Başka bir deyişle, biz zaman yaratırız, biz zaman yapıcılarıyız ve biz zamanı istediğimizi yapmak için yaratırız.
- In other words, we create time, we are time-makers, and we create it in order to do whatever we want to.