Tüm bu verileri işlemek için zamanımız yok.
- We don't have time to process all this data.
Tarih, her daim devam eden bir süreçtir.
- History is an ever-ongoing process.
Bu süreçte biz özne miyiz, yoksa nesne miyiz?
- Are we subjects or objects in this process?
İstediğim bir kelime işlemcisidir.
- What I want is a word processor.
Buna rağmen, bizim hâlâ ağrıların beyin işlemleri tarafından tam olarak nasıl neden olduğu hakkında bilimsel bir açıklamaya ihtiyacımız var.
- All the same, we still need a scientific account of how exactly pains are caused by brain processes.
Onu şu anda yapma aşamasındayım.
- I'm in the process of doing that right now.
Bu çok aşamalı bir süreçtir.
- It is a multi-stage process.
Bu ay iki tane daha gıda işleme tesisi kapatıldı.
- Two more food processing plants closed down this month.
O işleme başlamak istiyorum.
- I want to get that process going.
Modern tıbbın ilerlemesi uzun bir süreçti.
- The advancement of modern medicine was a long process.
En iyi çözüm yolu sadece, deneme-yanılma yöntemi ile bulunabilir.
- The best solution can only be found by a process of trial and error.
En iyi çözüm yolu sadece, deneme-yanılma yöntemi ile bulunabilir.
- The best solution can only be found by a process of trial and error.
Ben sana yeni bir kelime işlemci satın alacağım.
- I will buy you a new word processor.
Buna rağmen, bizim hâlâ ağrıların beyin işlemleri tarafından tam olarak nasıl neden olduğu hakkında bilimsel bir açıklamaya ihtiyacımız var.
- All the same, we still need a scientific account of how exactly pains are caused by brain processes.
The bank returned her processed application by mail.
Processed foods are of dubious nutritional value.