Tüm bu verileri işlemek için zamanımız yok.
- We don't have time to process all this data.
Bu süreçte biz özne miyiz, yoksa nesne miyiz?
- Are we subjects or objects in this process?
Sabun yapmak için çeşitli süreçler tarih boyunca icat edildi.
- Several processes for making soap have been invented over the course of history.
İstediğim bir kelime işlemcisidir.
- What I want is a word processor.
Bu bilgisayarın bir Pentium işlemcisi var.
- This computer has a Pentium processor.
Bu çok aşamalı bir süreçtir.
- It is a multi-stage process.
Onu şu anda yapma aşamasındayım.
- I'm in the process of doing that right now.
Bu ay iki tane daha gıda işleme tesisi kapatıldı.
- Two more food processing plants closed down this month.
O işleme başlamak istiyorum.
- I want to get that process going.
Modern tıbbın ilerlemesi uzun bir süreçti.
- The advancement of modern medicine was a long process.
En iyi çözüm yolu sadece, deneme-yanılma yöntemi ile bulunabilir.
- The best solution can only be found by a process of trial and error.
En iyi çözüm yolu sadece, deneme-yanılma yöntemi ile bulunabilir.
- The best solution can only be found by a process of trial and error.
Buna rağmen, bizim hâlâ ağrıların beyin işlemleri tarafından tam olarak nasıl neden olduğu hakkında bilimsel bir açıklamaya ihtiyacımız var.
- All the same, we still need a scientific account of how exactly pains are caused by brain processes.
Ben kelime işlemcini kullanmak istiyorum.
- I would like to use your word processor.
... you name it -- to see if we can speed up this process of healing ...
... we're in the process of fixing that now ...