Onlara mahkumları bırakmalarını emretti.
- He ordered them to release the prisoners.
Mahkumlar serbest bırakıldı.
- The prisoners were set free.
Tutuklu erkenden serbest bırakılmasını istedi.
- The prisoner asked to be released early.
Tom hâlâ bir tutuklu.
- Tom is still a prisoner.
Kendinizi benim tutsaklarım olarak düşünün.
- Consider yourselves my prisoners.
Tutsak zincirle bağlıydı.
- The prisoner is in chains.
Hapishaneden çıkmanı bekledim.
- I waited for you to get out of prison.
Sen hapishaneden çıkıncaya kadar o evlenmiş olacak.
- By the time you get out of prison, she'll have been married.
Tom üç yıldır bir savaş esiriydi.
- Tom was a prisoner of war for three years.
Tom artık esir tutuluyor.
- Tom is now being held prisoner.
Sen hapishaneden çıkıncaya kadar o evlenmiş olacak.
- By the time you get out of prison, she'll have been married.
Hapishaneden çıkmanı bekledim.
- I waited for you to get out of prison.
Tom geçen ay cezaevinden serbest bırakıldı.
- Tom was released from prison last month.
Tom on yıl önce cezaevinde öldü.
- Tom died in prison ten years ago.
Mahkûm cezaevi duvarının altında bir delik açtı.
- The prisoner dug a hole under the prison wall.
O bir hükümlüye işkence etti.
- He tortured a prisoner.
Hapishane gardiyanı her hükümlüye bir roman yazdırdı.
- The prison guard made every prisoner write a novel.
Mahkûm serbest bırakıldı.
- The prisoner was released.
Onlar mahkûmu serbest bıraktılar.
- They released the prisoner.
Tom bir yerde mahpus tutuluyor.
- Tom is being held prisoner somewhere.
On mahkûm hapishaneden çıktı.
- Ten prisoners broke out of jail.
Tutuklu hapishaneden kaçtı.
- A prisoner escaped from the prison.
Prison was a harrowing experience for him.
The academy was a prison for many of its students because of its strict teachers.