Polis seni hapishaneye koyacak.
- The police will put you in prison.
Hapishaneden çıkmanı bekledim.
- I waited for you to get out of prison.
Hapishane gardiyanının bir kadın olduğunu görmek çoğu insanı şaşırtır.
- It surprises most people to find out that the prison warden is a woman.
Sen hapishaneden çıkıncaya kadar o evlenmiş olacak.
- By the time you get out of prison, she'll have been married.
Mahkûm cezaevi duvarının altında bir delik açtı.
- The prisoner dug a hole under the prison wall.
Tom on yıl önce cezaevinde öldü.
- Tom died in prison ten years ago.
Tom cezaevinde olmayı hak ediyor.
- Tom deserves to be in prison.
Tutuklu erkenden serbest bırakılmasını istedi.
- The prisoner asked to be released early.
Tom hâlâ bir tutuklu.
- Tom is still a prisoner.
Sen burada tutsak değilsin.
- You're not a prisoner here.
Tutsak zincirle bağlıydı.
- The prisoner is in chains.
Ben esir tutuluyorum.
- I'm being held prisoner.
Tom bir yerde esir tutuluyor.
- Tom is being held prisoner somewhere.
Onlar on yıllık bir hapis cezasıyla yüz yüze gelebilir.
- They could face a ten-year prison term.
Sami'nin hapis cezası sona erdi.
- Sami's prison term ended.
Sen on yıldır bir hapishane gardiyanıydın.
- You were a prison guard for ten years.
Tom on yıldır bir hapishane gardiyanıdır.
- Tom has been a prison guard for ten years.
Hapishane gardiyanı her hükümlüye bir roman yazdırdı.
- The prison guard made every prisoner write a novel.
O bir hükümlüye işkence etti.
- He tortured a prisoner.
Onlar mahkûmu serbest bıraktılar.
- They released the prisoner.
Beş mahkûm yeniden tutuklandı, ancak diğer üçü hâlâ serbest.
- Five prisoners were recaptured, but three others are still at large.
Mahkumlar serbest bırakıldı.
- The prisoners were set free.
Amerika'da hapishanede mahkumlar için ayrılan yer mahkumlara yeterli değildir.Bu yüzden hapishaneler çok kalabalıktır.
- In the U.S., there are more prisoners than there is jail space for them. So the prisons are overcrowded.
Cezaevleri delilerle dolu.
- Prisons are full of lunatics.
Cezaevleri yeterli değil.
- Prisons aren't enough.
Kocası üç yıldır hapiste.
- Her husband has been in prison for three years.
Tom hapiste olduğu gerçeğini gizledi.
- Tom concealed the fact that he had been in prison.
Tom bir yerde mahpus tutuluyor.
- Tom is being held prisoner somewhere.
Amerika'da hapishanede mahkumlar için ayrılan yer mahkumlara yeterli değildir.Bu yüzden hapishaneler çok kalabalıktır.
- In the U.S., there are more prisoners than there is jail space for them. So the prisons are overcrowded.
Tom hapishaneye götürüldü.
- Tom was taken prisoner.
Prison was a harrowing experience for him.
The academy was a prison for many of its students because of its strict teachers.
The cold stone walls of the prison had stood for over a century.
According to Ronal Branson's website, he joined the U.S. military in 1963 and was assigned to Fort Belvoir, Virginia, where he became a prison chaser, an inidividual who oversaw prison work deatil..
... say once you've served your time, you're done with your prison sentence, with probation, ...
... and we close the prison at Guantanamo Bay ...