O prensiplerine sadık kaldı.
- He remained steadfast to his principles.
Ben prensip olarak yasağa katılıyorum fakat uygulamada oldukça zor olacak.
- I agree with the ban in principle, but in practice it will be extremely difficult.
İlkelerine uyarak yaşamalısın.
- You must live up to your principles.
Korku değil, umut insan ilişkilerinde yaratıcı ilkedir.
- Hope, not fear, is the creative principle in human affairs.
Su her şeyin anasıdır; her şey sudan gelir, ve suya döner.
- Water is the principle of all things; all comes from water, and to water all returns.
Kilise ve devletin ayrılması, anayasanın temel ilkelerinden biridir.
- The separation of church and state is one of the fundamental principles of the Constitution.
Bu ülke, özgürlük, eşitlik ve kardeşlik ilkeleri üzerine kurulmuş.
- This country is founded upon the principles of freedom, equality and fraternity.
Bu ders kitabının ilkesi iletişimsel yönteme dayanmaktadır.
- The principle of this textbook is based on the communicative method.
Vatansever, ahlaki ilkelerine bağlı kalır.
- The patriot sticks to his moral principles.
Kralın ilkelerinde sabit bir standart vardır.
- There is a fixed standard in the king's principles.
Aynı ilkelere sahibiz.
- We hold the same principles.
Doubting sad end of principle unsound. — Spenser.
Cathartine is the bitter, purgative principle of senna. — Gregory.
The principle of least privilege holds that a process should only receive the permissions it needs.
... on this one is not good enough. We need to start thinking now about the principles we'll ...
... The role of government is to promote and protect the principles of those documents. First, ...