Definition of primary¨ in English Turkish dictionary
- primary
- başlıca
Gösteri Stokçular Amerika'da koltuk psikolojinin başlıca nedenlerinden biridir.
- The show Hoarders is one of the primary causes of armchair psychology in America.
- primary school
- ilkokul
O ilkokulun güçlü bir futbol takımı var.
- That primary school has a strong soccer team.
Bu problem, ilkokul çocuklarının çözmeleri için çok zordur.
- This problem is too difficult for primary school children to solve.
- primary school
- İlkokul
Boston'da ilkokula gittim.
- I went to primary school in Boston.
Bu problem, ilkokul çocuklarının çözmeleri için çok zordur.
- This problem is too difficult for primary school children to solve.
- primary
- {s} birincil
Güvenlik birincil sorundur.
- Safety is the primary concern.
Aile için sevgi bizim birincil görevimiz.
- Love for the family is our primary duty.
- primary
- {s} ana
On iki rengin bir toplamı için üç ana renk ve dokuz ikinci derecede renk vardır.
- There are three primary colours and nine secondary colours for a total of twelve colours.
Fransızca Tom'un ana dilidir.
- French is Tom's primary language.
- primary
- {s} baş
Onun başarısızlığının ana nedeni tembelliktir.
- The primary cause of his failure is laziness.
Gösteri Stokçular Amerika'da koltuk psikolojinin başlıca nedenlerinden biridir.
- The show Hoarders is one of the primary causes of armchair psychology in America.
- primary
- öncelikli
Benim öncelikli ilgim sizin güvenliğinizdir.
- My primary concern is your safety.
Nereye gideceğim ve ne göreceğim benim öncelikli ilgilerim.
- Where to go and what to see were my primary concerns.
- primary expenditures
- Ana harcamalar, faiz dışı harcamalar
- primary
- (sıfat) ilk, birinci, baş, başlıca, ana, temel, en başta gelen, birinci derecede, birincil
- primary aldosteronism
- primer aldosteronizm
- primary
- asıl
- primary
- ilksel
- primary
- (Denizbilim) ilkil
- primary
- (Ticaret) asli
- primary care
- (Tıp) birinci basamak tedavi
- primary care
- (Tıp) temel bakım
- primary coil
- (Elektrik, Elektronik) birinci devre bobini
- primary colors
- (Pisikoloji, Ruhbilim) temel renkler
- primary dealer
- (Ticaret) piyasa yapıcılığı sistemi
- primary goal
- (Ticaret) temel hedef
- primary market
- (Ticaret) ana piyasa
- primary market
- (Ticaret) esas piyasa
- primary mission
- (Askeri) esas vazife
- primary school
- sübyan mektebi
- primary school
- sibyan mektebi
- primary storage
- (Askeri) ana bellek
- primary teeth
- süt dişi
- primary window
- (Bilgisayar) ön pencere
- primary
- temel
Bilimin temel amacı gerçeği , yeni gerçeği bulmaktır.
- The primary aim of science is to find truth, new truth.
Üç ana renk, diğer bütün renklerin temelidir.
- The three primary colors are the basis of all the other colors.
- primary
- birinci
Diğerleri bir seçim düzenlerken, bazı devletler parti yönetim kurulu tarafından birincil adaylar seçerler.
- Some states select primary candidates by caucus, while others hold an election.
Teleskopların birincil ve ikincil aynası vardır.
- Telescopes have a primary and a secondary mirror.
- primary
- ilk
Ben ilkokuldayken bir pilot olmayı hayal ederdim.
- When I was in primary school, I dreamt of becoming a pilot.
O ilkokulun güçlü bir futbol takımı var.
- That primary school has a strong soccer team.
- primary abscess
- primer apse
- primary amenorrhea
- primer amenore
- primary anemia
- primer anemi
- primary coil
- primer bobin
- primary colours
- ana renkler
- primary crusher
- önkırıcı
- primary education
- ilk tahsil
- primary election
- ana seçim
- primary feather
- büyük telek
- primary feather
- büyük tüy
- primary industry
- birincil sanayi
- primary key
- birincil anahtar
- primary market
- birinci piyasa
- primary memory
- ana bellek
- primary radar
- primer radar
- primary road
- ana yol
- primary rocks
- birinci zaman ait kayalar
- primary root
- primer kök
- primary structure
- ana yapı
- primary tumour
- ana tümör
- primary word
- temel sözce
- primary word
- temel sözcük
- primary
- {s} en başta gelen
- pre primary
- öncesi ilköğretim
- pre-primary
- okul öncesi
- primary access
- ana erişim
- primary additive colour
- primer toplanabilir renk
- primary air
- Bir nihai elemana verilen ve bu elemanda oda havası ile indüksiyon yada fan-gücü ile karışan hava; mahalle giriş yapan hava
- primary alcohol
- primer alkol, birincil alkol
- primary bibliography
- Birincil bibliyografya
- primary care
- birinci basamak sağlık
Yeni bir birinci basamak sağlık hizmeti sunucusu bulmalıyım.
- I need to find a new primary care provider.
- primary care trust
- ana bakım vakfı
- primary cell
- primer pil
- primary censorship
- ESAS SANSÜR, TEMEL SANSÜR: Bölük, batarya, süvari bölüğü, gemi, mevki, üs ve benzeri birlik personeli tarafından, birliğe tahsis edilmiş, emrine verilmiş veya diğer şekilde birlik sorumluluğuna intikal etmiş personelin şahsi haberleşmeleri üzerinde uygulanan silahlı kuvvetler sansürü
- primary consumer
- Birincil tüketici
- primary cosmic rays
- primer kozmik ışınlar, birincil evren ışınları
- primary crusher
- önkirici
- primary current
- primer akım
- primary data
- birincil veri
- primary economy
- birincil ekonomi
- primary education inspector
- ilköğretim müfettişi
- primary election
- (Politika Siyaset) Aday yoklaması
- primary end point
- ana değerlendirme ölçütü
- primary health care
- Birinci basamak sağlık
- primary ionization
- primer iyonizasyon
- primary occupation
- Birincil meslek
- primary phase
- primer faz, birincil faz
- primary product
- Birincil ürün
- primary radiation
- primer radyasyon, birincil ışınım
- primary research
- Birincil araştırma
- primary shaft
- ana mili
- primary source
- birinci elden kaynak
- primary stress
- birincil stres
- primary structure
- ana yapı, ilk yapı
- primary surplus
- (Finans) Faiz dışı fazla
- primary task
- Birincil görevi
- primary tooth
- (Diş) Süt dışı
- primary voltage
- primer gerilim
- presidential primary
- başkanlık ön seçimi
- primary
- {s} en önemli, başlıca; temel, ana, asıl: primary problem en
- primary
- {i} ana renk
Üç ana renk, diğer bütün renklerin temelidir.
- The three primary colors are the basis of all the other colors.
On iki rengin bir toplamı için üç ana renk ve dokuz ikinci derecede renk vardır.
- There are three primary colours and nine secondary colours for a total of twelve colours.
- primary
- primer
- primary
- {i} uçucu kanat tüyü
- primary Boolean functions
- ana Boole islevleri
- primary accent
- (Dilbilim) birincil vurgu
- primary aging
- (Pisikoloji, Ruhbilim) birincil yaşlanma
- primary aircraft authorization
- (Askeri) ESAS UÇAK MÜSAADESİ: Kendi ameli görevlerinin ifası için bir birliğe verilen, müsaade edilen uçak. Esas müsaade; işgücü, destek teçhizatı ve uçuş saatleri planlarını içine alan faal kaynakların yerinin saptanması için bir temel teşkil etmektedir. Ayrıca bakınız: "backup aircraft authorization"
- primary alerting system
- (Askeri) İLK İKAZ SİSTEMİ: Stratejik Hava Kuvveti Karargahı tarafından, Stratejik Hava Kuvvetleri için ikaz ve icra vasıtası olarak kullanılmak üzere, şebeke halinde kiralanmış, telefon muhabere sistemi
- primary arm
- (Matbaacılık, Basımcılık) birinci kol
- primary barrel
- (Otomotiv) primer kovan
- primary beam
- (Nükleer Bilimler) birincil ışın demeti,birincil huzm
- primary bolt
- birincil civatalama
- primary casualty receiving and treatment ship
- (Askeri) esas zayiat kabul ve tedavi gemisi
- primary causer
- (Dilbilim) üst-ettiren
- primary cell
- birincil pil
- primary circuit
- (Nükleer Bilimler) birinci devre
- primary concern
- temel sorun
- primary consolidation settlement
- birincil konsolidasyon oturması
- primary control officer; procuring contracting officer
- (Askeri) esas kontrol subayı; tedarik sözleşme subayı
- primary coolant circuit
- (Nükleer Bilimler) birinci soğutma devresi,birincil soğutma çevrimi
- primary cortex
- (Pisikoloji, Ruhbilim) birincil korteks
- primary creep
- birinci akma
- primary demolition belt
- (Askeri) ANA TAHRİP KUŞAĞI, ANA ENGEL KUŞAĞI: Tümen veya daha üst birlik komutanı tarafından seçilmiş, bütün cephe boyunca uzanan aralıksız engeller kuşağı. Böyle bir kuşağın hazırlanması, normal olarak öncelik ifade eden bir istihkam görevidir. Ayrıca bakınız: "demolition belt"
- primary deposit
- (Askeri) esas mevduat
- primary development/test aircraft inventory
- (Askeri) esas geliştirme / test uçak envanteri
- primary display
- (Bilgisayar) birincil görüntü
- primary domain controller
- Birincil Etki Alanı Denetleyicisi
- primary dos partition
- birincil DOS bellek bölümü
- primary element
- (İnşaat) ön eleman
- primary emission
- birincil salim
- primary enamel cuticle
- (Diş Hekimliği) Ameloblastlarının son ürünü olduğu sanılan, mine yüzeyine tutunmuş aselüler organik madde tabakası; nasmyth zarı ve mine epitel artığı da denir
- primary feather
- uçucu kanat tüyü
- primary file
- birincil kütük
- primary filter
- primer filtre
- primary fire position
- (Askeri) ESAS ATEŞ MEVZİ: Bak. "primary position"
- primary fire sector
- (Askeri) ESAS ATIŞ SAHASI: Bir er, silah veya birliğin ateşi ile örtülecek belli başlı saha
- primary footer
- (Bilgisayar) birincil altbilgi
- primary geochemical differentiation
- birincil jeokimyasal farklılaşma
- primary geochemical dispersion
- birincil jeokimyasal dağılım
- primary group
- birincil grup
- primary gun
- (Askeri) ESAS SİLAH: Özellikle bir tank veya zırhlı aracın belli başlı silahı
- primary host
- (Hayvan Bilim, Zooloji) başkonakçı
- primary interest
- (Askeri) ESAS İLGİ, ESAS ÇIKAR: Bir vazifenin yerine getirilmesiyle ilgili-tek başına olmasa da, -belli başlı menfaat ve sorumluluk. Programda tali çıkarı bulunan diğer makamların faaliyetlerini uzlaştırmak da bu sorumluluğun içine girer
- primary law
- (Avrupa Birliği) Birincil Hukuku
- primary liability
- en başta gelen sorumluluk
- primary male
- (Denizbilim) birincil erkek
- primary matter
- (Tekstil) ana unsur
- primary migration
- birincil göç
- primary military occupational specialty
- (Askeri) esas askeri sanatkar er
- primary mineral
- birincil mineral
- primary mission aircraft inventory
- (Askeri) esas görev uçak envanteri
- primary mos
- (Askeri) ESAS ASKERİ MESLEK İHTİSASI: Bir şahsın faaliyetindeki yenilik derecesi ve istenilen teknik ehliyetler göz önüne alınarak, en çok ilgi duyduğu ve en uzun tecrübe ve eğitim gördüğü ihtisas sahasında, en iyi şekilde başarabildiği, en üstün ehliyet derecesini temsil eden askeri meslek ihtisası
- primary needs
- (Pisikoloji, Ruhbilim) birincil ihtiyaçlar
- primary network
- (Bilgisayar) birincil ağ
- primary node
- (Bilgisayar) asıl düğüm
- primary object
- (Pisikoloji, Ruhbilim) birincil nesne
- primary only
- (Bilgisayar) yalnızca birincil
- primary other aircraft inventory
- (Askeri) esas diğer uçak envanteri
- primary partition
- birincil bellek bölümü
- primary phase
- (Tıp) primoenfeksiyon
- primary phase
- birincil faz
- primary phone
- (Bilgisayar) birincil telefon
- primary piston
- (Otomotiv) primer piston
- primary plate
- (Otomotiv) primer plaka
- primary porosity
- birincil porozite
- primary port
- (Askeri) esas liman
- primary position
- (Askeri) ESAS MEVZİ; ESAS ATEŞ MEVZİ: Verilen vazifeyi yerine getirmek için en iyi imkanlar sağlayan mevki, yer. Bak. "position"
- primary powers
- temel yetkiler
- primary radar
- (Askeri) YANSITMA RADARI: Yalnız yansıtmadan faydalanan radar
- primary rights
- (Politika, Siyaset) birincil haklar
- primary runway
- (Havacılık) ana pist
- primary sector
- (Ticaret) birincil sektör
- primary shaft
- primer şaft
- primary shaft
- vites kutusu ana mili
- primary stain
- birincil boya
- primary standard
- birincil standart
- primary station
- (Askeri) esas gözetleme yeri
- primary storage
- (Askeri) ANA BELLEK: Bilgisayarın asıl hafızası
- primary stress
- (Jeoloji) birincil gerilme
- primary system
- (Çevre) birinci system
- primary target
- (Askeri) TEHLİKELİ HEDEF: 0 anda en tehlikeli hedef olduğu için kendisine ateş edilmesi gereken hedef
- primary tissue
- (Botanik, Bitkibilim) primer doku
- primary trainer
- (Askeri) temel eğitim uçağı
- primary treatment
- birincil işlem/muamele
- primary water
- bölüştürülmüş
- primary weapon
- (Askeri) ESAS SİLAH: Bir muharebe birliğinin belli başlı silahı. Bir piyade bölüğünde; tali veya yardımcı silah olan el bombası veya kimya mermilerine kıyasla piyade tüfeği esas veya temel silahtır. Buna (primary armament) da denir. Bak. "secondary weapon"
- primary winding
- birincil sargi
- primary wins
- (Bilgisayar) birincil wıns
- primary wires
- (Otomotiv) birinci primer kablolar
- primary zone
- (Bilgisayar) birincil bölge
- primary zone/switch location
- (Askeri) esas bölge/değişim mevkisi