Devedikenden daha dikenli bir bitki yoktur.
- There's no plant more prickly than a thistle.
Özgür irade sorunu din için bir dikenli bir bilmece.
- The question of free will is a prickly conundrum to religion.
O balona iğne batırdı.
- She pricked the balloon.
Ahh! kendime iğne batırdım!
- Ouch! I've pricked myself!
I felt a sharp prick as the nurse took a sample of blood.