Onun şirketteki statüsünü biliyor musun?
- Do you know his status in the company?
Tom mülteci statüsü için başvuruda bulundu.
- Tom applied for refugee status.
İşverenler ırkları, dinleri, etnik kökenleri, deri renkleri, cinsiyetleri, yaşları, medeni durumları, engellilikleri ya da cinsel yönelimleri nedeniyle işçileri işe almayı reddemezler.
- Employers cannot refuse to hire workers because of their race, religion, ethnic origin, skin colour, sex, age, marital status, disability or sexual orientation.
Lütfen hemen bana durumun ne olduğunu bildirir misin?
- Would you please let me know what the status is right away?
The king has status in his kingdom, and the pauper has status within his immediate group of peers.