pressing, earnest, importunate, eager

listen to the pronunciation of pressing, earnest, importunate, eager
English - Turkish

Definition of pressing, earnest, importunate, eager in English Turkish dictionary

urgent
ivedi
urgent
{s} acil

Tom bunun acil olduğunu söyledi. - Tom said this was urgent.

Tom karısını araması için acil bir mesaj aldı. - Tom received an urgent message to call his wife.

urgent
{s} acele

Hadi, acele et! Acil. - Come on, hurry up! It's urgent.

Acil bir telgraf onu Tokyo'ya aceleyle geri getirdi. - An urgent telegram brought her hurrying back to Tokyo.

urgent
{s} ısrarcı
urgent
{s} önemli
urgent
(Askeri) HAREKAT SAVAŞ: Haber öncelik derecesini gösteren eski terim. Bak "message precedence"
urgent
{s} kaçınılmaz
urgent
{s} zorunlu
urgent
{s} ısrar eden
urgent
{s} ısrarlı
urgent
mübrem
urgent
şaşılınç
urgent
urgentlyönemle
urgent
ısrarcı/acil
urgent
acil acele olan
English - English
{a} urgent
pressing, earnest, importunate, eager
Favorites