Kendine işkence etmeyi bırak.
- Stop torturing yourself.
Ona işkence etmek anlamsız, o itiraf etmeyecek.
- There's no point in torturing him, he isn't going to confess.
Mary'nin sırt ağrısı ona işkence yapıyordu.
- Mary's back pain was torturing her.
Bana işkence etmeyi bırak. O ne dedi?
- Stop torturing me. What did she say?
Ona işkence etmek anlamsız, o itiraf etmeyecek.
- There's no point in torturing him, he isn't going to confess.
Kendine işkence etmeyi bırak.
- Stop torturing yourself.