present participle of deal

listen to the pronunciation of present participle of deal
English - Turkish

Definition of present participle of deal in English Turkish dictionary

dealing
{i} dağıtma

Tom kartları kesti ve dağıtmaya başladı. - Tom cut the cards and started dealing.

dealing
{i} davranış
dealing
uğraşma

Profesyonellerle uğraşmayı seviyorum. - I love dealing with professionals.

Bu tür sorunlarla uğraşmaya alışkınım. - I'm used to dealing with these kind of problems.

dealing
uğraşarak
dealing
muamele
dealing
{i} yaklaşım

Bu sorunla ilgili yeni bir yaklaşıma acil bir ihtiyaç vardır. - There is an urgent need for a new approach to dealing with this problem.

dealing
{f} uğraş

Bu sorunla uğraşmaktan bıktım. - I'm tired of dealing with this problem.

Profesyonellerle uğraşmayı seviyorum. - I love dealing with professionals.

dealing
{i} ilişki

Bir dolandırıcı ile ilişkin vardı. - You had dealings with a crook.

Tom'un Mary ile hiç herhangi bir ilişkisi oldu mu? - Did Tom ever have any dealings with Mary?

dealing
deal dağıt
dealing
{i} alışveriş
dealing
{i}

Kısa bir süre içinde tekrar gelmek zorunda kalacaksın: o işle ilgilenen adam az önce dışarı çıktı. - You'll have to come back in a while: the man dealing with that business has just gone out.

İş ilişkilerim hakkında günlük kayıt tutarım. - I keep a daily record of my business dealings.

English - English
dealing
present participle of deal
Favorites