Bu mağaza erkek giyimi sunmaktadır.
- This shop carries men's clothing.
Buraya yakın bir giyim mağazası var mı?
- Is there a clothing store near here?
Bu dükkân kadın giysisi satar.
- This shop deals in women's clothing.
Ben genellikle yerel bir mağazada giysi satın alırım.
- I usually buy clothing at a local store.
Mary kışkırtıcı giysiler giyiyor.
- Mary is wearing provocative clothing.
O sadece ikinci el giysiler alır.
- She only buys second-hand clothing.
Ben elbiselerimi mahvetmiyorum.
- I'm not ruining my clothing.
Onlar kendi elbiselerini berbat etmediler.
- They didn't ruin their clothing.
Her ikisi de koyu renk kıyafetler giymişti.
- Both wore dark clothing.
Bu kıyafetler benim iş arkadaşımın, benim değil.
- This clothing is my coworker's, not mine.
Çocuklar yiyecek ve giyecek için ebeveynlerine bağlı.
- Children depend on their parents for food and clothing.
Onlar yiyecek ve giyecek aldılar.
- They took food and clothing.
O, elbisesini mahvediyor.
- He's destroying his clothing.
Kötü hava yoktur, kötü elbise vardır.
- There's no bad weather, there's bad clothing.