present participle of be

listen to the pronunciation of present participle of be
English - Turkish

Definition of present participle of be in English Turkish dictionary

being
{i} olma

Hasta olmak çok sıkıcı. - Being sick is very boring.

Doktor olmaktan gururluyum. - I am proud of being a doctor.

being
yaşam

Geçmişteki yaşam bugünkünden çok farklıydı. - The living beings of the past were very different from those of today.

İnsanlar hayatı anlamak için değil, yaşamak için yaratılmıştır. - Human beings are not made to understand life, but to live it.

being
vücut
being
oluş

Tüm dünya bir sahnedir, insanlar da yalnızca birer oyuncu. Sahneye girer, çıkarlar ve zamanları boyunca yedi dönemden oluşan birçok oyun sergilerler. - All the world is a stage, and all the men and women merely players. They have their exits and their entrances, and one man in his time plays many parts, his acts being seven ages.

Özgürlük her şeyi mümkün olduğu kadar zararsız yapabilmekten oluşur. - Liberty consists of being able to make everything as harmless as possible.

being
mevcudiyet
being
varlık

İnsan sosyal bir varlıktır. - Man is a social being.

İnsan mantıklı bir varlıktır. - Man is a rational being.

being
mahluk
being
canlı/yaşam
being
Tanrı

İnsanoğlu Tanrı'nın suretinde yaratılmıştır. - Human beings were created in God's image.

being
var olan şey
being
beser
being
be ol
being
Supreme Being Allah
being
{i} yapı

Tom onun akşam yemeği için yaptığını beğendiğini söyledi fakat o sadece kibarlık yapıyordu. - Tom said he liked what she had made for dinner, but he was only being polite.

Bizim roket yapılıyor. - Our rocket is being built.

being
{i} varoluş
being
{i} insan

İnsanoğlu değiştikçe dil de değişir. - Language changes as human beings do.

İnsanoğlu uzaya uçmayı başardı. - Human beings succeeded in flying into space.

being
Cenabıcall into being yaratmak
English - English
being