Bu araştırma hızlı bir şekilde bitiremeyecek kadar çok uzun.
- This survey is too long to finish quickly.
Sadako uykuya dalmadan önce hızlı bir şekilde kağıdı katlamayı denedi.
- Quickly Sadako tried to fold the paper before she fell asleep.
Ona mümkün olduğunca çabuk ihtiyacım var.
- I need it as quickly as possible.
Lütfen mümkün olduğunca çabuk eve gel.
- Please come home as quickly as possible.
Tom kıvrak zekalı, değil mi?
- Tom is quick-witted, isn't he?
O kıvrak zekalı bir adam.
- He is a quick-witted man.