pregnant; big (with young)

listen to the pronunciation of pregnant; big (with young)
English - Turkish

Definition of pregnant; big (with young) in English Turkish dictionary

great
{s} ulu

Bir ulusun büyük olması için mutlaka güçlü olması gerekmez. - A nation need not necessarily be powerful to be great.

Böyle uluslararası birleşme harika sonuçlar doğurdu. - Such international cooperation produced great results.

great
muhteşem

Tom ekranda ne oynarsa oynasın, muhteşem görünüyor. - No matter what he plays on the screen, Tom looks great.

Muhteşem bir yardımcısın. - You've been a great help.

great
büyük (derece/miktar)
great
dağlar kadar
great
hayvani
great
mühim
great
harika

Birkaç harika fikrim var ama paraya ihtiyâcım var. - I've got some great ideas but I need money.

Sonunda harika bir çözüm buldum. - I finally came up with a great idea.

great
kocaman

Cılız bir kıvılcım kocaman bir aleve dönüşebilir. - A tiny spark may become a great flame.

great
koca

Cılız bir kıvılcım kocaman bir aleve dönüşebilir. - A tiny spark may become a great flame.

Kocasının bir kazada hayatını kaybettiği haberi ona büyük bir şok oldu. - The news that her husband had been killed in an accident was a great shock to her.

great
önemli

O çok önemli bir adam. - He is a man of great importance.

Bu sorun çok önemlidir. - This matter is of great importance.

great
nefis
great
çok iyi

Dün kardeşlerim ve arkadaşlarım beraber süper bir akşam geçirdik ve mangal da çok iyidi. - We had a great evening yesterday with my brothers and my friends, and the barbecue was very good, too.

O kayakta çok iyidir. - She is great at skiing.

great
müthiş

O kadar müthiş değil. - It's not all that great.

Zaman müthiş bir öğretmendir, ama ne yazık ki tüm öğrencilerini öldürür. - Time is a great teacher, but unfortunately it kills all its pupils.

great
yetenekli

Senin harika yeteneğin var. Sen gerçekten yeteneklisin. - You have great talent. You are truly gifted.

great
{s} büyük

Hindistan uzun yıllar boyunca Büyük Britanya tarafından yönetildi. - India was governed by Great Britain for many years.

İstasyonda biletimi bulurken büyük zorluk yaşadım. - I had great difficulty in finding my ticket at the station.

great
{s} iyi

Bob ve ben çok iyi arkadaşlarız. - Bob and I are great friends.

İyi sağlık büyük bir nimettir. - Good health is a great blessing.

English - English
great
pregnant; big (with young)
Favorites