O bizim şirketimizin altyapısına yatırım yapmak istiyor.
- She wants to invest in our company's infrastructure.
Ülkemizin altyapısı kırılgandır ve ekonomik bir şok geçirirse tamamen çökebilir.
- Our country's infrastructure is fragile, and it may collapse entirely if it suffers an economic shock.
Daha büyük kilise organları insanların duymadığı vücutlarında titreşim olarak hissettiği ses ötesi kullanıyor.
- The larger church organs use infrasound, which people do not hear, but feel as vibrations in their bodies.