Tom'un niçin kırsal alanda yaşamayı tercih ettiğini düşünüyorsun?
- Why do you think Tom prefers living in the country?
Japonya'ya gitmek istemeyi tercih etmemin sebebi onların çalışkan ve dürüst kişilikleridir.
- The reason I prefer to go to Japan is that the people in Japan are hardworking and have honest personalities.
Okumayı yazmaya tercih ederim.
- I prefer reading to writing.
Futbolu beyzbola tercih ederim.
- I prefer soccer to baseball.
Dana ve kuzu eti arasında herhangi bir tercihin var mı?
- Have you got any preference between beef and lamb?
Kişisel tercih meselesi.
- It's a matter of personal preference.
Kırmızı ruj sürmeyi tercih etmem.
- I don't prefer to wear red lipstick.
Japonya'ya gitmek istemeyi tercih etmemin sebebi onların çalışkan ve dürüst kişilikleridir.
- The reason I prefer to go to Japan is that the people in Japan are hardworking and have honest personalities.
Yabancı ürünler yerine yerli ürünler almayı için tercih ederim.
- I prefer to buy domestic rather than foreign products.
Japonya'ya gitmek istemeyi tercih etmemin sebebi onların çalışkan ve dürüst kişilikleridir.
- The reason I prefer to go to Japan is that the people in Japan are hardworking and have honest personalities.
Teslim olmanız daha iyi olurdu.
- It would be preferable for you to surrender.
Barış savaştan daha iyidir.
- Peace is preferable to war.
Klas ve farklı olmak için Hawaii tişörtümü ve yeşil şortumu giymeyi tercih ettim, ama çabucak beyaz gömlek ve siyah pantolona alıştım.
- I preferred wearing my Hawaiian T-shirt and green shorts to be cool and different, but I quickly got used to the white shirt and black slacks.
Arkadaşlarımın çoğu İspanyolca yerine Almanca öğrenmeyi tercih etti.
- Many of my friends preferred to study German instead of Spanish.
Senin öncelikli dilin nedir?
- What's your preferred language?
Tom tam-buğday ürünlerini tercih eder.
- Tom prefers whole-grain cereals.
Tom konuşamayan hastaları tercih ediyor?
- Tom prefers patients who can't talk.
Bence ölüm utanca tercih edilir.
- I think death is preferable to shame.
Onun yarına kadar oraya varması tercih edilir.
- It is preferable that he gets there by tomorrow.
Bu bir tercih değil, önceliktir.
- It's a priority, not a preference.
one Master David Hume, who making some use of his purse, gave him Letters to his friends in Scotland to preferre him to King James.
I prefer tea to coffee.
Tiberius preferred many to honours in his time, because they were famous whoremasters and sturdy drinkers .
... to a single column if that's what you prefer. ...
... And they say, I prefer this one to that one. ...