pref. before, previous; earlier, prior; in advance, beforehand

listen to the pronunciation of pref. before, previous; earlier, prior; in advance, beforehand
English - Turkish

Definition of pref. before, previous; earlier, prior; in advance, beforehand in English Turkish dictionary

pre
önek önce, ön
pre
ön

Onun görüşü önyargısızdır. - His opinion is free from prejudice.

Hava kirliliğini önlemek için tedbirler almalıyız. - We have to take steps to prevent air pollution.

pre
(Askeri) POSITIONED WAR RESERVE MATERIAL REQUIREMENT, PROTECTABLE: KORUNABİLİR (MUHAFAZA EDİLEBİLİR), ÖNCEDEN İDHAR EDİLMİŞ HARP YEDEĞİ MALZEME GEREKSİNİMİ: Önceden idhar edilmiş harp yedeği malzeme gereksiniminin tedarik, fon ve envanter yönetimi amaçlarıyla korunan, muhafaza edilen kısmı
pre
önce

Önceki hayatınızda kim olabileceğinizi öğrenmek için aşağıdaki formu doldurunuz. - Complete the following form to know who you could have been in a previous life.

Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur. - It would be to your advantage to prepare questions in advance.

pre
evvel
pre
öncesi

Buz birçok tarih öncesi hayvanlar fosilleştirdi. - The ice has fossilised many prehistoric animals.

Tom Mary'nin evlilik öncesi anlaşmayı imzalamasını istedi. - Tom wanted Mary to sign a prenuptial agreement.

pre
önceden

Önceden belirlenen doğum tarihinin akşamında suyum kesildi.. - My water broke on the evening of the predicted birth date.

Hegel'le aynı şekilde, Panovsky'nin diyalektik kavramı tarihe önceden belirlenmiş bir rotayı izlettirir. - In the same way as Hegel, Panovsky's notion of the dialectic makes history follow a predetermined course.

pre
önceki

Endeks bir önceki aya göre % 4 yükseldi. - The index rose 4% from the preceding month.

Onunla önceki gün tanıştım. - I met him on the previous day.

pre
pref. önce
pre
ön-
English - English
pre