His ideas are always practical.
- Onun fikirleri her zaman pratiktir.
Your ideas are hardly practical.
- Sizin fikirleriniz hemen hemen hiç pratik değil.
In theory, there is no difference between theory and practice. But, in practice, there is.
- Teoride, teori ve pratik arasında hiçbir fark yoktur. Fakat pratikte, var.
Tom told Mary to practice her tuba somewhere else.
- Tom Mary'ye tubasını başka bir yerde pratik yapmasını söyledi.
Tom has no practical experience.
- Tom'un hiçbir pratik deneyimi yoktur.
He usually wants to practise his English on me.
- O genellikle İngilizcesini benim üzerimde pratik yapmak istiyor
I want to practise my English.
- İngilizcemi pratik yapmak istiyorum.