Elbise kesinlikle harika.
- The dress is absolutely gorgeous.
O hasta olsa bile harika görünüyor.
- Even ill she looks gorgeous.
Bence göz kamaştırıcısın.
- I think you're gorgeous.
Senin kesinlikle göz kamaştırıcı olduğunu düşünüyorum.
- I think you're absolutely gorgeous.
O göz alıcı muhteşem.
- He's drop-dead gorgeous.
Muhteşem kek ağzımı sulandırdı.
- The gorgeous cake made my mouth water.
Bu görkemli bir şehir.
- This is a gorgeous town.
Ne görkemli bir çiçek!
- What a gorgeous flower!
Çok güzel gözlerin var.
- You have gorgeous eyes.
O zengin ve daha da iyisi o çok güzel.
- She's rich, and even better, she's gorgeous.
Büyükbabam sabah kahvaltısını genellikle saat altıda yer.
- My grandfather usually eats breakfast at six.
Daha yüksek sesle konuş. Büyükbaban pek de iyi duymuyor.
- Speak louder. Your grandfather's hearing isn't so good.
Benim torunum çok yüksek sesle bağırır.
- My grandson cries very loud.