İnsanüstü güçlere ulaşmak umuduyla, Kristof Kolomb bir zamanlar beş dakika güneşe doğruca dik dik baktı.İşe yaramadı.
- In hopes of attaining superhuman powers, Christopher Columbus once stared at the sun for five minutes straight. It didn't work.
Tom psişik güçlerinin olduğunu iddia ediyor.
- Tom claims to have psychic powers.
Kritik anlarda en güçlülerin bile zayıflara ihtiyacı vardır.
- In critical moments even the very powerful have need of the weakest.
Amerika Birleşik Devletleri ve Çin gibi farklı dilleri olan iki güçlü devlet ilköğretim okullarında Esperanto deneysel öğretimi üzerinde anlaşmaya varsalardı ne olurdu?
- What would happen if two powerful nations with different languages - such as United States and China - would agree upon the experimental teaching of Esperanto in elementary schools?
İşte bir atom enerji santrali.
- Here is an atomic power plant.
Babam bir enerji şirketi için çalışmaktadır.
- My father works for a power company.
O senden daha kuvvetli.
- She's more powerful than you.
Üç'ün üçüncü dereceden kuvveti 27'dir.
- 3 to the third power is 27.
Egemen sınıf yetkilerinden vazgeçmez.
- The ruling class will not surrender its power.
Belge, Manuela'ya tüm yetkileri verir.
- The document grants full powers to Manuela.
İktidar yolsuzluğa neden olur.
- Power brings corruption.
Hitler 1933 yılında iktidara geldi.
- Hitler assumed power in 1933.
Hukukun üstün gücüne inanıyordu.
- He believed in the supreme power of the law.
1929'da ezici bir üstünlükle iktidara geldi.
- He swept to power in 1929.
Kuvvetlerin ayrılığı teorisi onun Kanunların Ruhu adlı kitabında Montesquieu'ya atfedilmiştir.
- The theory of the separation of powers is attributed to Montesquieu in his book The Spirit of the Laws.
Üç'ün üçüncü dereceden kuvveti 27'dir.
- The third power of 3 is 27.
Tom çocuklarının elektrikli aletlerini kullanmasına izin vermezdi.
- Tom wouldn't let his children use his power tools.
Fırtına bir elektrik kesintisine neden oldu.
- The storm caused a power outage.
Bu ülkenin askerî gücü çok gelişmiştir.
- The military power of this country is very advanced.
Adam güç kazanmak için çok para kullandı.
- The man used much money to gain power.
Bazı insanlar hükümetin oldukça çok fazla gücünün olduğunu düşünüyor.
- Some people think the government has way too much power.
Hükümette bazı güçlü insanlar tanıyorum.
- I know some powerful people in the government.
Hukukun üstün gücüne inanıyordu.
- He believed in the supreme power of the law.
1929'da ezici bir üstünlükle iktidara geldi.
- He swept to power in 1929.
Her geri dönüşümlü alüminyum bir TV'yi üç saat çalıştırmak için gerekli enerjiyi kazandırabilir.
- Every recycled aluminium can saves enough energy to power a TV for three hours.
It appeared as though the hospital at Barchester would fall into abeyance, unless the powers that be should take some steps towards putting it once more into working order.
In the face of expanding federal power, California in particular struggled to maintain control over its Chinese population.
Past and future obviously have no reality of their own. Just as the moon has no light of its own, but can only reflect the light of the sun, so are past and future only pale reflections of the light, power, and reality of the eternal present.
We need a microscope with higher power.
This CD player is powered by batteries.
After the pylons collapsed, this town was without power for a few days.
... ELLIE POWERS: All right. ...
... ELLIE POWERS: Yeah, a lot of you talk to me on Google+ ...