powerful; fierce; harsh; damaging

listen to the pronunciation of powerful; fierce; harsh; damaging
English - Turkish

Definition of powerful; fierce; harsh; damaging in English Turkish dictionary

mean
{f} demek istemek
mean
{i} orta

Tom bedeninde ortalama bir kemiğe sahip değil. - Tom doesn't have a mean bone in his body.

Bu, onların diğer insanlarla ortak bir şeyi olmadığı anlamına gelmez. - This does not mean that they have nothing in common with other peoples.

mean
{i} ortalama

Tom bedeninde ortalama bir kemiğe sahip değil. - Tom doesn't have a mean bone in his body.

mean
{f} ifade etmek

Bir kelime kullandığımda,Humpty Dumpty ifade etmek için tam benim seçtiğimi o ifade ediyor-ne daha fazla ne daha az dedi. - When I use a word, Humpty Dumpty said, it means just what I choose it to mean - neither more nor less.

mean
What do you mean by it? Ne demek istiyorsu
mean
{s} kötü (davranış); kötü davranan; zalim, acımasız
mean
süfli
mean
vasat
mean
kötü (davranış)
mean
cimri

Tom kızı doğmadan önce cimri bir adamdı. - Tom was a mean man before his daughter was born.

Tom her zaman Mary'ye karşı cimriydi. - Tom was always mean to Mary.

mean
{s} adi, aşağı, bayağı
mean
{s} orantılı
mean
bayağı
mean
{s} kılıksız
mean
(Askeri) ORTALAMA (DAĞITIM İÇİN)
mean
(Tıp) Orta, vasat, ortam
mean
{f} demeye gelmek
mean
{s} eli sıkı
English - English
mean

It must have been a mean typhoon that levelled this town.

powerful; fierce; harsh; damaging
Favorites