Bu elektrikli otomobil, bataryalarla güçlendirilmiştir.
- This electric car is powered by batteries.
Amerika Birleşik Devletleri ve Çin gibi farklı dilleri olan iki güçlü devlet ilköğretim okullarında Esperanto deneysel öğretimi üzerinde anlaşmaya varsalardı ne olurdu?
- What would happen if two powerful nations with different languages - such as United States and China - would agree upon the experimental teaching of Esperanto in elementary schools?
Kritik anlarda en güçlülerin bile zayıflara ihtiyacı vardır.
- In critical moments even the very powerful have need of the weakest.
Nükleer enerji elektrik üretmek için kullanılır.
- Nuclear power is used to generate electricity.
Babam bir enerji şirketi için çalışmaktadır.
- My father works for a power company.
O senden daha kuvvetli.
- She's more powerful than you.
Üç'ün üçüncü dereceden kuvveti 27'dir.
- The third power of 3 is 27.
Belge, Manuela'ya tüm yetkileri verir.
- The document grants full powers to Manuela.
Egemen sınıf yetkilerinden vazgeçmez.
- The ruling class will not surrender its power.
1603'te, Kral James iktidara geldiğinde, futbola tekrar izin verildi.
- In 1603, when King James I came into power, football was allowed again.
Hitler 1933 yılında iktidara geldi.
- Hitler assumed power in 1933.
1929'da ezici bir üstünlükle iktidara geldi.
- He swept to power in 1929.
Hukukun üstün gücüne inanıyordu.
- He believed in the supreme power of the law.
Kuvvetlerin ayrılığı teorisi onun Kanunların Ruhu adlı kitabında Montesquieu'ya atfedilmiştir.
- The theory of the separation of powers is attributed to Montesquieu in his book The Spirit of the Laws.
O senden daha kuvvetli.
- She's more powerful than you.
Nükleer enerji elektrik üretmek için kullanılır.
- Nuclear power is used to generate electricity.
Fırtına bir elektrik kesintisine neden oldu.
- The storm caused a power outage.
Dan'ın yüksek güçlü silahlara sahip olduğu biliniyordu.
- Dan was known to have high-powered weapons.
Tom'un yüksek güçlü bir tüfeği var.
- Tom owns a high-powered rifle.
Japonya'nın ordusu çok güçlüydü.
- Japan's army was very powerful.
Bazı insanlar hükümetin oldukça çok fazla gücünün olduğunu düşünüyor.
- Some people think the government has way too much power.
Hükümette bazı güçlü insanlar tanıyorum.
- I know some powerful people in the government.
Dünyada en güçlü hüküm nedir?
- What is the most powerful sentence in the world?
1929'da ezici bir üstünlükle iktidara geldi.
- He swept to power in 1929.
Hukukun üstün gücüne inanıyordu.
- He believed in the supreme power of the law.
Her geri dönüşümlü alüminyum bir TV'yi üç saat çalıştırmak için gerekli enerjiyi kazandırabilir.
- Every recycled aluminium can saves enough energy to power a TV for three hours.
Around the same time, TCRT experimented with removing the motors on one of its older cars, turning it into an unpowered trailer that could be towed behind a powered car.
In the face of expanding federal power, California in particular struggled to maintain control over its Chinese population.
Past and future obviously have no reality of their own. Just as the moon has no light of its own, but can only reflect the light of the sun, so are past and future only pale reflections of the light, power, and reality of the eternal present.
We need a microscope with higher power.
This CD player is powered by batteries.
After the pylons collapsed, this town was without power for a few days.
The early steam-powered ships also took advantage of sails.
... powered accessories from our partners and there's some great stuff there so check it ...
... about 5,000 pounds and is powered by a pair of 200 volt 50-amp motors. ...