power, authority, a check, a restraint

listen to the pronunciation of power, authority, a check, a restraint
English - Turkish

Definition of power, authority, a check, a restraint in English Turkish dictionary

control
{f} kontrol etmek

Duygularımızı kontrol etmek bazen zordur. - It's sometimes difficult to control our feelings.

Tarifeleri blok olarak kontrol etmenin ülke ülke kontrol etmekten daha uygun olduğunu vurgulamak istiyorum. - I would like to stress that it is more convenient to control tariffs as a bloc rather than country by country.

control
{f} denetlemek
control
kontrol

Batı Berlin, Sovyet kontrolü olmadan kalacaktı. - West Berlin would remain free of Soviet control.

Doğum kontrolü için bir prezervatif kullandın, değil mi? - You used a condom for birth control, right?

control
hakim olmak
control
{f} kontrol et

Kendinizi kontrol etmelisiniz. - You must control yourself.

Kendinizi kontrol etmeye çalışın. - Try to control yourself.

control
(ç.) (uçak/vb.) kumanda donanımı
control
düzenlemek
control
yönetim

İnka İmparatorluğu yönetimi her şeyi kontrol etti. - The government of the Inca Empire controlled everything.

control
{i} hakimiyet
control
kumanda cihazları
control
(Tıp) Gözlem altında tutmak, kontrol etmek
control
(Askeri) (NATO) KONTROL YETKİSİ: Bir komutanın kendi komutası altında bulunanlardan başka birlik ve teşkillerin faaliyetleri üzerinde haiz olabileceği tam komuta yetkisinden daha az kısmi yetki. Bu yetki tamamen veya kısmen devredilebilir veya tahsis edilebilir
control
{f} denetle
control
{i} denetim

Her şeyim denetim altında. - I have everything under control.

Tom beni denetimde bıraktı. - Tom left me in control.

control
{i} yönetim, idare, egemenlik, hâkimiyet
control
control group deney yapılan
control
{f} idare etmek

Kaderi idare etmek isteyen asla barış bulamaz. - He who seeks to control fate shall never find peace.

English - English
{n} control
power, authority, a check, a restraint
Favorites