Oyunu ertelemek zorunda kalacağız.
- We'll have to postpone the game.
Biz yağmur nedeniyle toplantıyı ertelemek zorunda kaldık.
- We had to postpone the gathering because of rain.
Ben, birkaç saatliğine ev işimi yapmayı erteledim.
- I postponed doing my housework for a few hours.
Toplantının neden ertelendiğini bilmiyorum.
- I don't know why the meeting was postponed.
Gidişini ertelemeye karar verdi.
- He decided to postpone his departure.
Yağmur bir piknik ertelemesi gerektirdi.
- The rain necessitated a postponement of the picnic.